Alerjik Rinit, daha yaygın haliyle kullanılan “bahar nezlesi” çocuk çağında görülen en sık alerjik hastalıktır. Ülkemizde yapılan araştırmalarda Çocukluk çağı Astımında olduğu gibi her 4-5 çocuktan birinde görülebilmektedir. Alerjik Rinit hastalığı, özellikle çocukluk çağında bir çok hastalığı ( orta kulak iltihabı, faranjit, sinüsit, kronik öksürük, bademcik iltihabı ) taklit edebildiğinden, öncelikli tanılar arasında düşünülmez. Bu yüzden “ öksüz hastalık” veya “önemsiz hastalık” olarak veya bir hastalık olarak düşünülmez. Hasta yakınları, “ benim çocuğumun bildim bileli burnu sürekli akar, burnu hep tıkalıdır, eliyle sürekli göz ve burnunu kaşır” vb gibi şikayetleri önemsiz olarak kabul ederler.
Alerjik Rinit hastalığında, şikayet ve bulgular doğumdan itibaren başlayabilir. Erken süt çocuğu döneminde sürekli uzayan burun tıkanıklığı,ellerin sürekli göz ve buruna gitmesi, tekrarlayan seröz orta kulak iltihapları ( orta kulakta mikrobik olmayan sıvı birikimi ) bu dönemin en belirgin bulgularıdır. Hasta 3-4 yaşlarına geldiğinde kreş veya anaokulu gibi kalabalık ortama başlamakla, sabahları daha belirgin olan hapşırık nöbetleri, elleriyle burun ön ucunu yukarı veya sağa sola doğru kaşıma hareketi (alerjik selam işareti), beyaz renkli burun akıntısı, sürekli boğaz temizleme (boğazda gıcıklanma hissi, geniz akıntısına bağlı), gözlerde sulanma ve kaşıntı, aralıklı burun tıkanıklığı, ağzı açık uyuma, horlama, uyku esnasında sürekli başının pozisyonunu değiştirme gibi şikayetler en belirgin Alerjik Rinit bulgularıdır. Bu belirtiler dışında, Alerjik Rinit in indirek bulgularıda olabilir. Bu bulgular özellikle okul çağı ve ergen yaşlarda daha belirgin hale gelirki bunlar; sabah yataktan çok yorgun kalkma ( burun tıkanıklığına bağlı yetersiz oksijenizasyon sonucu kaliteli uyku alamama), okul derslerinde konsantrasyon eksikliği, okul ve iş gücü kaybı, sürekli yorgunluk ve halsizliktir.
Alerjik rinit özellikle çocukluk döneminde, gereksiz antibiyotik kullanımına, gereksiz geniz eti ameliyatı ve kulağa tüp yerleştirme gibi işlemlere yol açabilen bir hastalıktır. Yaptığımız bir araştırmada ( “Çocukluk Çağı Astım ve Alerjik Rinitli Hastalarda Adenoidektomi/Tonsillektomi Sıklığı- Önemli Bir Halk Sağlığı Problemi. 10. Ulusal Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Kongresi P 017, 16-19 Nisan, Sapanca,2015.) , Alerjik Rinit tanısı alan çocuk hastalarımızın yaklaşık %50’si Geniz eti amaliyatı ( adenoidektomi) ve kulağa tüp yerleştirme amaliyatı olmuşlar ama şikayetlerinde hiçbir azalma olmadıkları görülmüştür. Dolayısıyla, Alerjik Rinitin erken yaşta teşhis ve tedavi edilmesi, bu gibi etkisiz işlemlere kalmanın getirdiği travmayı enegelleyecektir.
Alerjik Rinitin bir diğer önemli tarafı da, “ birleşik hava yolu hastalığı veya tek hava yolu hastalığı” anlamına gelen Astımla birlikte görülme durumudur. Alerjik rinitli hastaların yaklaşık %50-70’de Akciğer hava yollarında hassasiyet bulunmaktadır. Bundan dolayı yetersiz bir Alerjik Rinit tedavisi, Astımın erken başlamasına veya yetersiz tedavi sonucuna yol açabilir. Alerjik yürüyüş dediğimiz klinik terim; alerjik hastalıkların belirli bir sıra halinde ortaya çıkmasıdır. Erken süt çocukluğu döneminde Atopik egzama, daha sonra ilerleyen yaşlarda Alerjik Rinit ve sonrasında da Astım tablosunun gelişmesi tipik bir alerjik yürüyüştür. Bu nedenle, alerjik hastalıklar bir bütün olarak ele alınmalı, her alerjik hastalık alt bölümü için ayrı ayrı doktor takip ve kontrolü yerine tek bir Alerji uzmanı tarafından takip ve tedavi, daha etkin hastalık kontrolü sağlayacaktır. Bu bakımdan Alerjik Rinitli hastaların erken, etkin ve doğru merkezden yapılan tedavisi, ilerde olası Astım riskini önemli oranda azaltacaktır.
Alerjik rinit tanısını koymak, detaylı ve özellikli hikaye bulgularıyla çok kolaydır. Hastalığın %80 ‘ni atopik ( genetik geçişli) kökenli olduğundan aile içi benzer alerjik hastalık olması, tipik şikayetlerin tariflenmesi ve ilave alerji testleriyle tanı kesinleştirilir. Alerjik Rinitli hastalarda her türlü dış ortam ( Polen, küf, hayvan tüyleri) ve iç ortam ( halı tozu=akar, rutubet, hamam böceği, kedi-köpek tüyü) alerjenleri hastalık bulgularını tetikleyebilir. Olası bu alerjenleri tespit etmek amacıyla alerji deri testleri her yaşta uygulanabilir. Tipik Alerjik rinit şikayetleri gösteren ancak deri testlerinde alerjen pozitifliği olmayan hastalarda , Alerjik Rinit yoktur denemez. Alerjik deri testlerinin negatif olduğu Alerjik rinit alt grup hastalıkları da vardır. Bunlar Lokal Alerjik rinit, Eozinofilik Rinit , Vazomotor rinit gibi alt gruplarda deri testleri negatif olabilir.
Alerjik Rinit tedavisi uzun sürelidir. Aralıklı ve değişimli olarak kullanılan burun açıcı spreylerle hastaların uyku ve yaşam kaliteleri artırılmaya çalışılır. Alerji testlerinde pozitiflik tespit edilen hastalar, öncelikli olarak bu alerjenlerden korunma tedbirleri almalıdırlar. Yeterli korunma tedbirlerine rağmen veya ilaç kullanmada problem yaşayan hastalar için ilave olarak Alerjen İmmünoterapisi ( alerjik aşılama tedavisi, desensitizasyon), Alerjik Rinitli hastalarda başarılı sonuçlar sağlamaktadır. Bu Alerji aşılama tedavisi, gerek ilaçlara olan ihtiyacın azaltılmasında, gerekse astım gelişme oranlarında azalmaya yol açmaktadır. Ancak Çocukluk çağı Alerjik Rinit/Astım tedavisinde yapılacak aşılama tedavisi, mutlaka ÇOCUK ALERJİ UZMANI tarafından yapılmalıdır. Çünkü her Alerjik Rinit ve Astım hastası, alerjik aşılamasına aday olmayabilir. Bu tedavinin etkinliği, doğru hasta seçimine bağlıdır.
Dikkat: Bu yazı Prof. Dr. Emin ÖZKAYA tarafından hazırlanmış olup kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Comments